'Zamanın ruhu değişimdir. Dün önemli olan şeyler, bugün önemsiz olabilir.'
John Maynard Keynes
Eylül'ün ilk iki haftasını, yoğun ekonomik veri akışı ve yüksek volatilite ile geride bıraktık. Merkez bankalarının faiz politikalarına ilişkin belirsizlikler, enflasyon ve işsizlik verileri piyasaları dalgalandırırken, küresel borsalarda keskin hareketler yaşandı. Özellikle ABD, Avrupa ve Çin'den gelen verilere odaklanmışken, küresel piyasalarda yeni bir döneme geçişin izlerini artık daha net görüyoruz. Dünün önemli konuları, yerini bugünün daha önemli konularına bırakmak için gün sayıyor.
FED’in 18 Eylül Faiz kararı öncesi küresel piyasaların gergin bekleyişi artmışken, Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB) 25 baz puanlık faiz indirimi, piyasaları bir nebze rahatlatmış olsa da, resesyon ve durgunluk tehdidi, finansal dünyaya ince bir sis gibi yayılmaya devam ediyor.
Dünyanın doğusunda ise Çin ekonomisi büyük bir belirsizlik içinde savrulmaya devam ediyor. Ağustos ayı sanayi üretim verileri ve zayıf enflasyon rakamları, dünyanın ikinci büyük ekonomisinin ivme kaybettiğini gösteriyordu. Bu, haliyle küresel piyasalar üzerinde karanlık bir gölge yarattı; Çin'in yavaşlayan talebi, enerji fiyatlarını baskı altına aldı ve petrol, hafta boyunca zayıf bir performans sergiledi.
İçeriye döndüğümüzde borsamızın da bu global çalkantılardan nasibini aldığını gördük. hafta boyunca satış baskısına maruz kalan bist 100 endeksi, cuma günü toparlanma emareleri göstermişse de haftayı genel olarak düşüşle kapattı. En düşük 9.274,55 puanı görürken, en yüksek 9.838,01 puana ulaştı. Ancak haftanın sonunda %0,88 kayıpla 9.685,49 puan seviyesinde kapandı. Özellikle bankacılık sektörü ve iletişim hisseleri düşüş yaşarken, madencilik ve inşaat sektörlerinde yükselişler gördük.
Önümüzdeki hafta Türkiye borsalarında gözler TCMB faiz kararı ile beraber küresel gelişmelerde olacak. ABD'den gelecek Fed’in faiz kararı, Türkiye piyasalarını da derinden etkileyebilecek cinste. Borsamızda majör bir hikayesizlik durumu devam ederken, faiz indirim beklentilerinin hisse senetleri piyasalarında olumlu bir hava estirmesi bekleniyor. Bu nedenle, önümüzdeki hafta belirsizliklerle dolu olsa da, fırsatlar dikkatli gözler için hala orada olacak.
Avrupa Merkez Bankası'nın (ECB) 25 baz puanlık faiz indirimi, uzun süredir sıkı para politikalarıyla baskılanan piyasalara bir nefes aldırırken, bu hamlenin ABD Merkez Bankası (Fed) tarafından da takip edileceği artık kesin. Bununla beraber piyasa henüz faiz indirimlerine hangi şiddetle başlanacağı konusunda fikir birliğine ulaşmış değil. ABD'nin ardından İngiltere Merkez Bankası’nın da aynı yolu izleyeceği öngörülüyor. Tüm bunlar, küresel piyasalarda düşük faiz dönemine geçişin hızlandığını işaret ediyor. Yüksek faizlerin küresel piyasalarda yarattığı baskı yerini daha yumuşak bir döneme bırakacakken, bu geçiş yatırımcılar için yeni bir dönemin kapılarını aralıyor. Yüksek faiz döneminde kısıtlanan sermaye akışları ve duraksayan büyüme, yerini daha düşük maliyetlerle finanse edilebilen projelere bırakacak. Artık şirketler için yatırım yapmanın cazibesi artarken, borsalarda daha fazla hareketlilik beklenebilir. Düşecek faizlerle birlikte risk iştahı da yeniden canlanacak; yatırımcılar, daha önce uzak durdukları riskli varlıklara tekrardan göz kırpacak.
Yine de belirtmekte fayda var. Bu geçiş, sadece fırsatlar değil, riskler de getiriyor. Düşük faiz ortamı, büyümeyi tetiklese de, enflasyonist baskılar kaçınılmaz olabilir. Küresel piyasalarda artık eski kuralların geçerli olmadığı bu yeni dönemde, her fırsatın beraberinde büyük sorumluluklar getirdiği unutulmamalı.