Bu hafta finans dünyasının kalbi, ABD başkanlık seçimleri ve Fed’in faiz kararıyla birlikte çarpacak. Küresel piyasalar, bu iki dev gelişmenin yarattığı belirsizlik dalgalarına karşı tetikte; seçim sonrasında risk iştahının artabileceği beklentisi, yatırımcıları hem tedirgin etmekte hem de yeni fırsatların habercisi olarak umutlandırmakta. Yükselen volatilitenin gölgesinde, piyasalar her an yeni bir yön arayışına girerken, stratejik kararlar daha da önem kazanıyor.
Geçtiğimiz hafta ABD piyasaları, ekonomik veriler, üçüncü çeyrek bilançoları ve yaklaşan seçimlerin gölgesinde dalgalı bir seyir izledi. Ekim ayı istihdam raporu beklentilerin oldukça altında kalarak iş gücü piyasasında yavaşlama işaretleri verirken, PCE enflasyonunun kontrol altında olması ve güçlü büyüme verileri, ekonomik genişlemenin sürdüğünü gösterdi. Bununla birlikte, ISM imalat PMI’ının daralmaya devam etmesi ve bazı büyük teknoloji şirketlerinin karışık bilançolar sunması, piyasalardaki ralliyi yavaşlattı.
Geçtiğimiz haftanın önemli şirket verilerine bir göz atacak olursak; Amazon ve Intel’in sunduğu güçlü bilançolar, beklentileri karşılamayan istihdam raporuna rağmen piyasalara moral verdi. Amazon, bulut ve reklamcılık alanındaki büyümesiyle %6,2 değer kazanırken, Intel ise pozitif gelir beklentileriyle %7,8’lik bir sıçrama gerçekleştirdi. Boeing, sendika anlaşmasıyla %3,5 yükselirken, Chevron beklentileri aşan kazançlarıyla %2,8 değer kazandı. Microsoft da kazanç açıklamasının ardından yaşadığı düşüşleri telafi ederek %1 artarken, Apple beklentilerin altında kalan sonuçları nedeniyle %1,3 geriledi. Ancak, Ekim ayında yalnızca 12 bin yeni istihdam yaratılması ekonomide yumuşama sinyalleri olarak görülüyor. Şimdi gözler, piyasaları daha da hareketlendireceği tahmin edilen Fed’in politika toplantısı ve ABD başkanlık seçimlerine çevrilmiş durumda.
Önümüzdeki hafta Salı günü ABD başkanlık seçimleri, tüm küresel piyasalar için kritik bir belirsizlik unsuru olacak. Aynı zamanda, Fed’in faiz kararı ve Michigan Üniversitesi’nin tüketici güven endeksi gibi önemli veriler de yatırımcıların radarında olacak. Çin, Japonya ve Avrupa’dan gelecek ekonomik göstergeler ve İngiltere Merkez Bankası’nın faiz kararı da bu yoğun haftanın önemli taşları arasında yer alıyor. ABD seçimlerinin yaratacağı belirsizlik ve Fed’in olası hamleleri, tüm piyasalarda yoğun bir volatilite dalgası oluşturabilir.
ALTIN
Altın fiyatları, Cuma günü ons başına 2.750 dolar seviyesinde işlem görerek, önceki seansta kaydettiği rekor seviyeden yaklaşık %1,5 oranında gerilemesini korudu. Piyasalarda, yaklaşan ABD seçimleri öncesinde güvenli liman talebine dair değerlendirmeler sürerken, aynı zamanda Fed'in para politikası görünümü de gözlemleniyor. ABD'de tarım dışı istihdam verileri Ekim ayında beklenenin aksine neredeyse duraklama gösterdi; 100 binin üzerinde istihdam artışı beklenirken grevler ve şiddetli kasırgalar veriyi etkiledi ve temel ekonomik trendlerin tam olarak yansımasını engelledi. Bu sırada ABD’deki siyasi belirsizlik, bir Trump başkanlığı olasılığı nedeniyle genişleyici mali politikalar ve daha yüksek tarifeler beklentilerini artırarak altının uzun vadeli enflasyona karşı bir korunma aracı olarak tutulmasını destekledi. Orta Doğu’daki süregelen gerilimler de altının cazibesini canlı tutmaya devam ediyor. Teknik olarak 2.700 seviyesi korundukça yukarı ataklar devam edebilir.
GÜMÜŞ
Gümüş, Cuma günü ons başına 32,6 dolar seviyesinde işlem görerek iki haftanın en düşük seviyelerine yakın kaldı; yatırımcılar yaklaşan ABD seçimleri öncesinde güvenli liman talebi ve Fed'in politika görünümünü değerlendirmeye devam ediyor. ISM imalat PMI verisi beklenenden daha fazla düşüş gösterdi, ancak bunun başlıca nedeni artan fiyat baskılarıydı. Daha önce açıklanan istihdam verileri ise grevler ve kasırga etkisiyle beklenenden çok daha zayıf bir istihdam artışına işaret etti. Tüm bunların ışığında, Euro Bölgesi’nden gelen ekonomik veriler ve İngiltere’nin yeni hükümet bütçesiyle birlikte merkez bankalarının daha sıkı bir duruş sergileyeceğine dair görüş güçlenirken, gümüşün haftayı en az %3 düşüşle kapatması bekleniyor. Öte yandan, Cumhuriyetçi aday Donald Trump ve Demokrat Başkan Yardımcısı Kamala Harris anketlerde başa baş giderken, bazı yatırımcılar Trump’ın zafer kazanacağı beklentisiyle pozisyon almaya başladı.
EURUSD
Euro, Euro Bölgesi'nde beklenenden yüksek gelen enflasyon verisi sonrası 1,087 dolara yükselerek iki haftanın en yüksek seviyesine ulaştı. Bu gelişme, yatırımcıların ECB'nin faiz indirimlerinde temkinli bir yaklaşımı sürdüreceği beklentilerini artırdı. Euro Bölgesi'nde yıllık enflasyon oranı 2021'deki 1,7%'den 2%'ye yükselerek 1,9%'luk tahminlerin üzerine çıktı; çekirdek enflasyon oranı ise beklentilerin aksine 2,6%'ya düşmeyip 2,7%'de kaldı. Haftanın başında açıklanan ekonomik büyüme verileri de bu iyimserliği destekledi. Euro Bölgesi ekonomisi, üçüncü çeyrekte %0,4 büyüyerek ikinci çeyrekteki oranın iki katına çıktı ve %0,2'lik tahminleri aştı. Almanya resesyona girmekten kurtulup %0,2 büyüme kaydederken, Fransa ve İspanya da beklentilerin üzerinde büyüme bildirdi; ancak İtalya ekonomisi durakladı. Piyasalar, Aralık ayında ECB’nin mevduat faizinde 25 baz puanlık bir indirim daha yapacağını fiyatlıyor, bu da Ekim, Eylül ve Haziran'daki indirimlerin ardından dördüncü olacak. Ekim ayında ise Euro, toplamda %2,4 değer kaybetti.
WTI
WTI ham petrol vadeli işlemleri, haftalık bazda %3 kayıp yaşamasına rağmen Cuma günü varil başına 69,5 dolara yükselerek üst üste üçüncü gününde de kazanç sağladı. Bu artışın arkasında, İsrail'in son misilleme saldırılarına Tahran'ın verebileceği muhtemel tepkiye yönelik beklentiler yatıyor. Özellikle, İsrail'in askeri yetkililerinin İran'dan gelebilecek yeni füze saldırılarına karşı 'çok sert' bir yanıt vereceklerini vurgulaması yatırımcıların temkinli duruşunu pekiştiriyor. İran ile İsrail arasındaki bu gerginlik, Gazze’deki genel huzursuzlukla bağlantılı hava saldırıları ve karşı saldırılarla devam ediyor. Önemli bir OPEC üyesi olan İran, 2023'te günlük yaklaşık 4 milyon varil petrol üretirken, 2024'te 1,5 milyon varil ihracat gerçekleştirmesi bekleniyor. ABD, Lübnan’dan İsrail ile tek taraflı ateşkes yapmasını talep ederken, İsrail ise Beyrut’un güneyindeki bölgelere yönelik hava saldırılarını artırdı. Ayrıca, OPEC+’ın talep zayıflığı ve arz artışı endişeleri nedeniyle Aralık ayında planlanan üretim artışını erteleyebileceği yönündeki spekülasyonlar da petrol fiyatlarını destekleyen unsurlar arasında.