Sakin başlayan hafta Çin’de ortaya çıkan ve küresel bir salgına dönüşebilir endişesi taşınan 'corona virüsü' ile hareketlendi. 27 Ocak ile başlayan haftada artan vaka sayısı “2400” ve can kayıpları “40” olarak virüs endişesi devam ediyor. Çin hükümeti salgın nedeni ile henüz başlamış olan yeni yıl tatilinin uzatıldığını açıkladı. Alınan bir dizi önlemin yanında ülkede seyahat acentalarında tur satışları durduruldu. Yeni yıl tatili nedeni ile yoğun geçecek olan seyahat dönemi milyarlarca dolarlık zarara uğrayacak.
Dünya Sağlık örgütü virüsü yerel bir salgın olarak nitelendiriyor. Ancak yayılma hızına ve gelişmelere bağlı olarak küresel bir salgın olarak derecesi artırılabilir. Benzer bir duru 2003 yılında Sars virüsü salgını ile yaşanmıştı. Geçmişte kaldığı için hatırlamakta zorlamıyoruz ama bu dönemde etki 3 ile 4 ay kadar sürmüş ve salgının Çin ekonomisinde büyüme negatif etkisi yüzde 0.8 olarak gerçekleşmişti. 2020 yılına geldiğinde ilk tahminlere göre virüsün Çin ekonomisinde yüzde 0.1’lik negatif etki yapması bekleniyor. Öte yanda yapılan bu tahminlerin hastalığın yayılma hızı ve ne kadar süreceği küresel bir salgın statüsünde olup olmadığı gibi birçok belirsizlik ile yanıltıcı olabileceği düşünülüyor.
2020 ilk çeyrekte Çin’in ekonomik büyüme anlamında küresel ekonomiye katkısının artacağı öngörülüyordu. Amerika ile olan ticaret hacmini artıracak olan ülke bölge ekonomilerini de destekleyecekti. Şimdilerde farklı bir tablo var 2019 yılını yüzde 6.1 büyüme oranı ile kapatan ve ABD ile ticaret müzakerelerinin etkisini üzerinde atmakta zorlanan Çin ekonomisinde virüsün ekonomik etkileri ile soru işaretleri artıyor.
Küresel piyasalarda fiyatlara yansımalara gelince;
Geçtiğimiz haftayı zoraki 54.00 dolar/varil seviyesinde kapatan petrol fiyatları zayıf seyrini sürdürüyor. Altın güvenli liman olma özelliği ile öne çıktı ve 1575 dolar/ons üzerine geçti. Hisse senedi piyasaları nihayet kendine kısa vadeli bir düzeltme için bahane buldu. Dolar Endeksi (DXY) 98.00 endeks seviyesine doğru hareketini sürdürürken Japon Yeni (JPY) dışındaki para birimlerinin Amerikan Doları karşısında değer kaybettiğini görüyoruz. ABD 10 yıllık tahvil faiz oranları da güvenli liman tahvil piyasasına gelen alımlar ile 1.64 seviyesine geriledi. Kısaca uzun zamandan beri piyasalarda görmediğimiz bir satış baskısı ile risk iştahının azaldığını görüyoruz.
Piyasaların bu haftaki önceliğinin küresel salgın endişesi olduğu aşikar; Buna rağmen Çarşamba Amerika (FED), Perşembe İngiltere (BOE) olnak üzere iki önemli gündem maddesi var. Her iki Merkez Bankasının da politika faizinde değişikliğe gitmesi beklenmiyor. İngiltere tarafında son iki haftada açıklanan verilerde iyileşme öncesinde yükselen faiz indirim ihtimalini törpüledi. Ocak ayı son İngiltere'nin Avrupa Birliğinden çıkış süreci için son tarih ve anlaşmasız Brexit zayıf ihtimal olarak görülüyor. İngiliz parlamentosunun çıkış onayı vermesi ile yılın geri kalanından Birliğin Avrupa Birliğinden çıkışına ilişkin görüşmeler başlayacak. Uzun bir süreç beklenirken İngiltere 2020 yılında sonlanmasının istiyor. Brexit ile ilgili gelişmeler ekonomik etkisi ile BOE'ın faiz politikası üzerinde belirleyici olacak.
FED ile ilgili beklentilere gelince küresel ekonomik riskler bu toplantıda tekrar resmi açıklamalarda yer alabilir. Avrupa kendi içinde zorluklar yaşarken Asya ekonomisi ile ilgili olumlu beklentiler virüs salgını ile sekteye uğradı. Bu ortamda Amerika tarafında faiz indirimlerinin pozitif etkisi ile iyileşen ekonomi,k görünüme rağmen FED faiz politikası tarafında 'ılımlı tavrını' sürdürebilir. Bir sonraki aşamada küresel ekonomik zayıflığın 2020 yılının geri kalanında politika faizinde indirim beklentisini artırması kaçınılmaz olur. Bu hafta açıklanacak Amerika son çeyrek büyüme rakamının 2.1'den 2,2'ye revize edileceği tahmin ediliyor. Haftanın son işlem gününde açıklanacak Cin PMI imalat sanayi endeksine gelince geçmişe dönük ve bu şartlarda ileriye dönük bekleyiş piyasa için daha önemli. 2003 Sars virüs salgını Çin ekonomik büyümesinin yüzde 0.8 aşağı çekmişti. Bu kez daha düşük bir etki olabilir ancak o döneme kıyasla büyüme performansı anlamında daha hassas bir noktada olan ülke küresel ekonomi için de kırılganlık teşkil ediyor.
21 Ocak haftasının derinlik raporunda vadeli ve opsiyon piyasasında fonların net uzun pozisyon miktarı 4,727 kontrat artış ile 377,525 kontrata yükseldi. Son dört haftalık harekete bakıldığında 14,376 kontrat satış olduğunu görüyoruz. COMEX'de büyük oyuncular geçtiğimiz hafta net olarak alıcıydı. Ancak son dört haftada satış eğilimi olduğunu anlıyoruz. 377,525 kontrat ile son 44 haftanın yükseğinde olan altın uzun pozisyon miktarının rekor seviye için halen marjı olduğunu söyleyebiliriz. Öte yanda son haftalarda COMEX'de fon satışlarına karşı altın ETF fonlarına girişin devam ettiğini görüyoruz. Altın ETF'leri fon işlemleri ile beraber piyasa için önemli bir gösterge ve yatırımcının altına olan ilgisinin sürdüğünü ima ediyor. Geçtiğimiz aylarda olduğu gibi ETF yatırım fonları tarafında çıkışlar olmadan altın piyasasında fiyatlarda ciddi bir düzeltme beklemiyoruz. Ancak yüksek spekülatör net uzun pozisyon miktarı ile kısa vadede 1600 dolar/ons üzerinde hareket de sanki ancak artan risk algısı ile mümkün olabilir.
2020 yılına ABD ile Çin ilk faz anlaşma, Avrupa ile ABD yakınlaşma gibi olumlu ticaret beklentileri ve küresel ekonomik iyileşme beklentisi ile başlayan emtia piyasası hayal kırıklığına uğradı. Çin büyüyen bir ekonomi ve Çin talebi piyasalar için önemli dolayısı ile enerji, tahıllar, egzotikler topyekun satış eğiliminde ve fiyatlar geriliyor. Hafta içinde yaşanacak gelişmeler ile tepki alımları gelse de öncesinde talep tarafındaki gelişmelere temkinli yaklaşan piyasalarda şimdilik coşkulu fiyatlamalar beklemiyoruz. Anlaşılan düşük faiz politikaları ile beslenen hisse senedi piyasaları bu sene de emtia piyasasının önüne geçmeye aday.
Sonuç olarak, Amerika ve İngiltere Merkez Bankaları toplantısı bile küresel salgın endişesinin gerisinde kaldı. İlk çeyrekte beklenen ekonomik iyileşme başka bahara kalabilir ve mevcut koşulların daha kötüye gitmesi ile Merkez Bankalarının düşük faiz politikası ile büyüme desteği artarak devam edebilir.
Hisse senedi piyasalarını mevcut geri çekilmeye rağmen bu dönemde daha şanslı görüyoruz. Geri çekilme piyasayı rahatlatır ve özellikle ABD hisse senedi piyasaları yine büyük parayı çeker. Euro Bölgesi ve Asya kırılgan ancak piyasaların nereden bakmak istediğine göre fiyatlamaların her an değişebileceğini hatırlatmak isteriz.